Menu
En iyi Manavgat Avukatı
  • Anasayfa
  • Biz
  • İletişim
  • Blog
Close Menu
31/07/2021

Ceza Hakiminin Kararlarının Hukuk Hakimleri Açısından Bağlayıcılığı

Manavgat Avukat Makaleler

Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine etkisi,  TBK.m.74’de düzenlenmiş ve bu maddede ceza-hukuk ilişkisinin tümünü değil yalnızca haksız eylemden doğan tazminat davaları yer almış bulunmaktadır.

6098 sayılı yeni TBK. 74.maddesine göre :
“Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.”

Görüldüğü gibi, yasa hükmü ile hukuk hakimi, ceza mahkemesi kararları karşısında bağımsız kılınmış; ceza mahkemesince haksız eylemin suç niteliği saptanmamışsa, hukuk hakimine bu durumu kendiliğinden ve özgürce araştırma ve sonucuna göre karar verme yetkisi tanınmıştır.
Öğretide ve Yargıtay kararlarında benimsendiği üzere, tazminat davalarına daha uzun süreli ceza davasına ilişkin zamanaşımının uygulanması için, haksız eylemin yalnızca suç niteliği taşıması yeterli görülmüş; ayrıca eylemi işleyen hakkında ceza kovuşturması yapılmış ve mahkumiyet kararı verilmiş olması koşulu aranmamıştır.

Eğer suçun işlendiğine veya işlenmediğine ilişkin ceza mahkemesinin kesin bir kararı varsa, hukuk hakimi bu karara uyacak; böyle bir karar yoksa veya kanıt yetersizliği nedeniyle ya da suç kastı bulunmadığı gerekçesi ile aklama (beraat) kararı verilmişse, hukuk hakimi, haksız eylemin suç niteliğini doğrudan araştıracaktır.

KESİN HÜKÜM AÇISINDAN

Hukuk ve ceza davalarının konuları, tarafları ve amaçları farklı olduğundan, ceza mahkemesi kararları, hukuk davaları için (kural olarak) kesin hüküm oluşturmaz. Ancak (uygulamada pek başvurulmayan) bazı durumlarda, ceza mahkemesi kararı, hukuk mahkemesinde açılan davada “kesin hüküm” olabilir. Şöyle ki :

1- Ceza mahkemesinde tazminat istenmişse
a) Ceza mahkemesi, zarar görenin tazminat istemini hüküm altına almışsa, hukuk mahkemesinde aynı konuda yeniden dava açılamayacağından, ceza mahkemesi kararı kesin hüküm niteliği kazanır.
b) Eğer, ceza mahkemesinde yalnızca manevi tazminat istenmişse, verilecek karar yalnızca bu yönden kesin hüküm olur ve hukuk mahkemesinde ayrıca maddi tazminat davası açılabilir.
c) Suçtan zarar gören, ceza mahkemesinde tazminat isterken fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmuşsa, saklı tuttuğu bölüm için hukuk mahkemesinde dava açılabilir.
d) Ancak manevi tazminat bölünemeyeceğinden, ceza mahkemesinde bir miktar manevi tazminata hükmedilmiş ise bu kesin hüküm halini alır; artık hukuk mahkemesinde ayrıyeten manevi tazminat istenemez.
e) Ceza mahkemesi tazminat istemini reddederse, bu ret kararı, aynı tazminat için aynı taraflar arasında açılan hukuk davasında kesin hüküm olarak ileri sürülebilir.
f) Ceza mahkemesi, tazminat hakkında bir karar vermeyerek bu konuda hukuk mahkemesine başvurulabileceğine karar verir ise suçtan zarar gören hukuk mahkemesinde tazminat davası açabilecektir.
g) Ceza mahkemesi, tazminat istemi hakkında olumlu ya da olumsuz hiç bir karar vermemişse, bu durumda kesin hükümden söz edilemez ve suçtan zarar gören hukuk mahkemesinde tazminat davası açabilir.

2- Sahteciliğe ilişkin ceza mahkemesi kararının kesin hüküm oluşturması
Ceza mahkemesi bir senedin sahte olduğunu saptayarak, suç işleyenler hakkında mahkumiyet kararı verirse, bu karar hukuk mahkemesinde kesin hüküm oluşturur. Buna karşılık, sahtecilik davası aklama ile sonuçlanırsa, bu karar hukuk mahkemesinde kesin hüküm olmaz; senet borçlusu hukuk mahkemesinde sahtecilik davası açabilir.

3- Yaş düzeltme hakkındaki ceza mahkemesi kararı
Hukuk mahkemesinde kesin hüküm oluşturur ve hukuk mahkemesinde aynı kişinin yaşının düzeltilmesi için yeni bir dava açılamaz.  Nedeni ise yaş düzeltme davaları ancak bir kez açılabilir.

II- KESİN KANIT OLMA AÇISINDAN

TBK.74 maddesine göre hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ve zarar tutarına ilişkin kararlarıyla bağlı değilse de yukarıda sınırlı olarak sayılan kesin hüküm durumlarına uymak ve ceza davasının bazı kararlarını ”kesin kanıt” olarak dikkate almak zorundadır. Ayrıca, ceza davasında toplanan kanıtlar, özellikle hareketin hukuka aykırılığını ve nedensellik bağını saptayan maddi olgular hukuk hakimini bağlayacaktır.

Ceza hakimi, CMK hükümlerinden aldığı yetkilerle kanıtları özgürce toplama ve doğrudan araştırma olanağından yararlanır. Oysaki hukuk hakimi, tarafların istem ve savunmalarının dışına kolay kolay çıkamaz; istenmeyen ve ileri sürülmeyen bir hususu asla kendiliğinden dikkate alamaz ve onun araştırmasına girişemez.
Hukuk hakiminin bu hareket kısıtlılığına karşılık, ceza hakiminin kanıt toplamadaki geniş olanakları, tazminat davalarında kusur ve sorumluluk derecelerinin doğru saptanmasına, kuşkusuz, katkı sağlayacaktır.

Ceza mahkemesi kararlarının Hukuk mahkemesinde “kesin kanıt” sayılacağına ilişkin durumlar şunlardır :

1- Kesin mahkumiyet kararları,
2- Suçun sanık tarafından işlenmediğine ilişkin kesin aklama kararları,
3- Eylemin hukuka aykırılığını ve nedensellik bağını saptayan maddi olgular.

III-ZAMANAŞIMI AÇISINDAN

Yukarda, tazminat davalarında uzamış (ceza) zamanaşımından yararlanma koşullarını sıralarken, eylemi işleyen hakkında ceza kovuşturması yapılmış ve mahkumiyet kararı verilmiş olmasının gerekmediğini; yalnızca cezalandırılabilir bir suç işlenmiş olmasının, başka bir deyişle, haksız eylemin aynı zamanda suç niteliği taşımasının yeterli olacağını açıklamıştık.

Eğer eylem hakkında ceza kovuşturması yapılmış, ceza davası açılmış ve bir karar verilmişse, ceza mahkemesinin kararı, hukuk mahkemesinde açılan tazminat davasını ne ölçüde etkileyecektir. Hukuk hakimi bu karara uyacak mıdır.

Genel bir anlatımla şunları söyleyebiliriz :

Eğer ceza mahkemesince, suçun işlendiği veya işlenmediği kesinlikle saptanmış ve buna göre mahkumiyet veya aklama kararı verilmişse, hukuk hakimi buna uyacaktır.

Buna karşılık kanıt yetersizliği nedeniyle aklama kararı verilmişse ya da çeşitli nedenlerle kamu davası düşürülmüşse, hukuk hakimi, ceza mahkemesinin bu kararları ile bağlı kalmayacak, sorumluluğu gerektiren eylemin işlenip işlenmediğini, suç niteliği taşıyıp taşımadığını özgürce araştıracaktır. Hukuk hakiminin bu yetkisi TBK.m.74 hükmünden güç almakta olup, aşağıda incelenecektir.

Tazminat davalarına uzamış (ceza) zamanaşımının uygulanma koşullarını incelerken, ceza mahkemesi kararlarının etkilerini en sona bırakmıştık. Bu bölümde hangi kararların ceza zamanaşımından yararlanmayı olanaklı kılacağını, hangi kararların bu hakkı ortadan kaldıracağını gözden geçireceğiz.

Ceza mahkemesinin yargılama sonucu vereceği kararlar :
a) Mahkumiyet kararı,
b) Beraat (aklama),
c) Başka kararlar (ölüm, ehliyetsizlik, af, erteleme, vazgeçme v.b. nedenleriyle kamu davasının düşmesi gibi kararlar) olmak üzere üç bölüme ayrılabilir.

Ceza mahkemesi kararlarının tazminat davalarına ve dolayısıyla uzamış (ceza) zamanaşımına etkileri yönünden de şöyle bir ayrım yapabiliriz:

1- Uzamış (ceza) zamanaşımının uygulanmasını gerektiren kararlar
a) Kesin mahkumiyet kararları ,
b) Kanıt yetersizliği nedeniyle ceza mahkemesince aklama kararı verilmiş olup da, hukuk mahkemesinde suç niteliğinin saptanması durumu,
c) Suç kastı bulunmadığı gerekçesiyle verilen aklama kararı,
d) Ölüm nedeniyle kamu davasının düşmesi .(Bu durumda uzamış ceza zamanaşımı mirasçılara uygulanacaktır.)
e) Ceza erteleme kararları ve özel af uygulaması.(Bu durumda eylemin suç niteliği ortadan kalkmamaktadır.)
f) Kişisel hak saklı tutularak kamu davasından vazgeçilmesi;
g) Ehliyetsizlik nedeniyle kamu davasının düşmesi.
Bu durumlarda tazminat davalarına uzamış (ceza) zamanaşımı uygulanacaktır.

2- Uzamış (ceza) zamanaşımından yararlanma hakkını ortadan kaldıran kararlar
a) Ceza mahkemesinin, suçun işlenmediğini kesin saptayan ve maddi olgulara dayanan aklama (beraat) kararı.
b) Afla ceza davasının düşmesi. (Bu durumda hukuk zamanaşımının nasıl işleyeceği yukarda “Af Yasalarının ceza zamanaşımına etkisi” bölümünde ayrıntılı olarak incelenmiştir.)

Bu iki durumda da uzamış (ceza) zamanaşımından yararlanılamayacaktır.

IV-BEKLETİCİ SORUN YÖNÜNDEN

Haksız eylem nedeniyle açılan tazminat davalarında, ceza davasının sonucunun beklenip beklenmeyeceği tartışmalıdır.

Kimi görüşler, hukuk mahkemesinin, ceza davasının sonuçlanmasını “bekletici sorun” yapmak zorunda olmadığı yönündedir. Mademki iki mahkemenin konuları ve amaçları farklıdır, o halde beklemek gereksizdir, denilmektedir. Kimine göre de, hukuk mahkemesindeki yargılama (ceza davasına oranla) daha ileri bir aşamada ise, hukuk mahkemesi, ceza davasının sonucunu beklemeden davayı sürdürmelidir. Örneğin, hukuk mahkemesi senetle ilgili sahtelik davasında bilirkişi incelemesi yaptırmış ise, ceza davasının sonuçlanmasını beklememelidir.

Ancak çoğunluk görüşleri ceza davasının sonuçlanmasının beklenmesi gerektiği yönündedir. Bu görüştekiler şu iki ana nedeni ileri sürmektedirler :

Birincisi, TBK.m.74 gereğince hukuk hakimi, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararıyla veya suçun işlenmediğine ilişkin kesin aklama kararıyla bağlıdır. Öte yandan, yine  TBK.m.74’e göre, olayın ne yolda meydana geldiğine ilişkin ceza hakiminin takdiri de hukuk hakimini bağlar. Tüm bu nedenlerle ceza davasının sonucu beklenmeli ve çıkacak sonuca göre karar verilmelidir. Yani bekletici mesele yapılmalıdır.

İkincisi, ceza ve hukuk mahkemelerinin verecekleri kararlar arasında, aynı olay için, ayrı ayrı sonuçlar doğmasını önlemek, sonuç ve görüş birliğini sağlamak için “bekletici meselenin” kabulünde zorunluk vardır.

Bu iki ana nedene şunu da ekleyebiliriz : Hukuk mahkemesi, ceza davasının sonuçlanmasını “bekletici sorun” yapmayıp, bir karar verir ve bu karar kesinleşirse, daha sonra verilen ceza mahkemesi kararının farklı olması durumunda, taraflardan biri, Usulün 445/1. maddesi (6100 sayılı HMK.374) hükmüne dayanarak hukuk mahkemesinde yargılamanın iadesi yoluna başvurabilir.

Tüm bu görüşlere karşı, TBK.m.74 maddesinin anlam ve amacına uygun olacağına inandığımız ortalama bir yol öneriyoruz. Şöyle ki :

1) Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararıyla ve eylemin hukuka aykırılığı ile nedensellik bağını saptayan maddi olgularla bağlı olduğuna göre, ceza davasındaki sorgulamaların tamamlanması, kanıtların toplanması ve bilirkişi raporlarının verilmesi aşamasına kadar beklenmeli; bu aşamada durum aydınlığa kavuşmuş olacağından, artık ceza davasının sonuçlanması ve hükmün kesinleşmesi beklenmemelidir.

2) Öte yandan, hukuk mahkemesinde tazminat davası açılmış ve ileri bir aşamaya gelinmiş olup da, ceza kovuşturması uzamış ve henüz ceza davası açılmamışsa veya türlü nedenlerle açılması gecikecek ise, artık beklemek söz konusu olmamak gerekir. Çünkü, yukardaki bölümlerde ceza zamanaşımının uygulanma koşullarını incelerken, Yargıtay kararlarından verdiğimiz örneklerle, haksız eylemin aynı zamanda cezalandırılabilir bir suç niteliğinde sayılması için ceza davası açılmış olmasının ve mahkumiyet kararı verilmiş bulunmasının şart olmadığını açıklamıştık.

Hırsızlık Suçu Ve Unsurları What Does It Mean To File A Lawsuit In Criminal Law

Related Posts

Makaleler

Hırsızlık Suçu Ve Unsurları

Tck madde 141’de düzenlenen hırsızlık suçu, zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malın, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alınması olarak tanımlanmıştır. Hırsızlık suçunun konusunu başkasına ait bir mal oluşturur. Mal taşınabilir bir nitelikte olmalıdır. Taşınmaz mallar bu suçun konusu olamazlar. Ayrıca mail fail dışında başka bir kişiye ait olması gerekir. […]

Makaleler

Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Nedir?

Türk Ceza Kanunu’muzun 170. maddesinde düzenlenen Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması suçu,  kişilerin malvarlıkları, vücut bütünlüğü ve yaşam haklarına yönelik olarak gerçekleştirilen, tehlike arz eden eylemlerin cezalandırılması ve bu sayede insanların huzur, sükun ve güven içerisinde sosyal yaşantılarının devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması suçu, seçimlik hareketli, yani birden fazla ve farklı eylemle […]

Makaleler

Hangi Hallerde Sanık Hakkında Beraat Kararı Verilir?

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2. maddesinde; Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması, Yüklenen suç açısından failin kast ve taksinin bulunmaması, Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması, Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması hallerinde beraat kararı verileceği düzenleme altına alınmıştır. Hakkında ceza […]

Makaleler

Ceza Davasında Düşme Kararı Verilmesi Nedir? Şartları Nelerdir?

Düşme kararı, CMK 223/8. maddesinde sayılan hüküm çeşitlerinden biridir. Genel olarak TCK’da öngörülen düşme sebeplerinin var olması veya soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmemiş olması hallerinde düşme kararı verilir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen düşme sebepleri şu şekildedir; 1-) Sanığın Ölümü: TCK m.64 uyarınca sanığın ölümü halinde açılmış olan kamu davasının düşürülmesine karar verilir. 2-) Genel […]

Makaleler

İdari Yargıda Islah Müessesesi Uygulanabilir Mi?

Islah, hukuk yargılamamızda iddiayı ve savunmayı genişletme veya değiştirme yasağının mevcut olması sebebiyle, bu yasağın getirebileceği sakıncaları bertaraf etmek üzere mevcut olan bir müessesedir. Gerçekten bu müesseseyle taraflar, dava sırasındaki usul işlemlerini bir kereye mahsus olarak düzeltebilecektir. Usul işlemleri kavramıyla ifade edilmek istenen şey, bütün usul işlemlerinin ıslah yolu ile düzeltilebileceği değildir. Zira bazı usul […]

Back To Top
manavgat avukat

İletişim:

+905425139898

+902425139898

info@antalya.law

Adres

Hacet Mahallesi, Canlılar Sokak,
Avukatlar İş Merkezi, No: 7, Daire: 2-3
Alanya / Antalya

Copyright © 2020 Aşıkoğlu Hukuk ™ Aşıkoğlu Uluslararası Hukuk Bürosu, Her Hakkı Saklıdır

WhatsApp us